Bir zamanlar örnek gösterilen, “hanımefendi duruşu”yla anılan bir isimdi Güzide Duran… Türkiye’nin en gözde modellerinden biri olarak yıllarca podyumlarda yürüdü, ekranlarda yer aldı. Duruşu ile beğeni topladı, özel hayatı ile “nazik ve sade” bir figür olarak belleklere kazındı. Ama gelin görün ki bugün geldiğimiz nokta, utanç verici bir dönüşümün ibretlik hikâyesidir.
Henüz resmen boşanmamış bir kadının, elini kolunu sallayarak yeni sevgilisiyle poz vermesi; yalnızca kendi özel hayatının sınırlarını aşmaz. Bu davranış, ahlakın altına dinamit koymak, vicdanı ayaklar altına almak ve toplumun en temel değerleriyle açıkça dalga geçmektir. Kusura bakılmasın ama bu tür hareketlere “modernlik”, “özgürlük”, “kadının tercihi” gibi cilalı ambalajlar sarmak; sadece yozlaşmayı meşrulaştırmaktır!
SEVGİLİ OLMAK HAKTIR AMA ZAMANSIZLIK SAYGISIZLIKTIR
Evlilik bitmiş olabilir, ilişkinin ruhu çoktan dağılmış olabilir. Bunu anlarız. Ama hâlâ kâğıt üzerinde süren bir evlilik varken, kolunda yeni sevgiliyle kameralara sırıtarak poz vermek neyin özgüveni, neyin şımarıklığıdır? Bu ülkenin kültüründe hâlâ bazı değerler vardır ve bu değerleri yok sayarak “ben mutluysam yeter” edasıyla ortalıkta arz-ı endam etmek bencilliğin dik alâsıdır!
Bir insanın sevgilisi olabilir, aşk yaşayabilir, hatta evliliği duygusal olarak çoktan bitmiş olabilir. Ama hâlâ mahkeme sonuçlanmamış, hâlâ imzalar atılmamışken toplumun gözü önünde el ele boy gösteren bir kadının yaptığı şey “özgürlük” değil, “görgüsüzlük” ve “saygısızlık”tır. Hem eski eşe saygısızlık, hem çocuklara, hem aile büyüklerine, hem de seni yıllarca örnek alan insanlara!
TOPLUMA KARŞI SORUMLULUĞUN VAR, GÜZİDE HANIM!
Sen Güzide Duran’sın! Sıradan biri değilsin. Yıllarca ekranlarda oldun, genç kızlara rol model oldun, anne oldun, eş oldun. Şimdi bu yaşta, hâlâ boşanmadan sevgili pozları veriyorsan, toplumun gözü önünde “ahlaki bulanıklığı” meşrulaştırıyorsun demektir. O zaman da kusura bakma ama kimse bu durumu alkışlamaz. Aksine, vicdanlı olan herkes seni sorgular, eleştirir, hatta yargılar!
Senin attığın her adım, bu toplumda bir iz bırakır. Çünkü sen kamuya mal olmuş bir isimsin. Senin aşkın da, ayrılığın da, evliliğin de, ihanetin de manşet olur. O yüzden “beni ilgilendirmez” deme lüksün yok. Aksine, her adımını ölçerek, biçerek atman gerekirken sen, “bana ne” der gibi kameralara sırıtarak yeni bir ilişkiyi servis ediyorsun. Ne için? Birkaç beğeni, biraz gündem, üç beş dedikodu uğruna mı?
“İLİŞKİMİZ ESKİDEN BİTTİ” YALANIYLA AHLAK AKLANMAZ
Klasik bahaneler hiç değişmiyor: “Zaten evlilik çoktan bitmişti, sadece resmî işlemler sürüyordu…” Çok güzel. Ama o “resmî işlemler” bitmeden sevgiliyi koluna takıp, millete servis edersen; o zaman kusura bakma, vicdan terazisinde yerin dibe vurur. Çünkü boşanmadan yaşanan ilişki, hele ki aleni biçimde göz önünde yaşanıyorsa, bunun adı sadece ‘ilişki’ değildir. Bu, hâlâ süren bir evliliğe ihanet gölgesi düşürmektir.
Bu ülke, değerleriyle ayakta durur. Aile kurumuna saygı bu toplumun harcıdır. Ve sen, bu harcı çatlatıyorsun Güzide Hanım! Her el ele pozda, her kameraya gülümsemede, ahlaki çözülmeyi perçinliyorsun. Bu durum sadece seni değil, senden güç alan benzer zihniyetleri de cesaretlendiriyor. “O yapıyorsa ben de yaparım” düşüncesi, çürümeyi hızlandırıyor!
BİR DURUŞUN OLSUN! BİR ZAMANLAR NASIL BİR KADIN OLDUĞUNU UNUTMA!
Güzelliğinle, duruşunla, kariyerinle bir döneme damga vurdun. Ama şimdi, birkaç magazin sayfasında yer almak uğruna yıllarca biriktirdiğin tüm itibarı yerle bir ediyorsun. Yazık. Hem kendine, hem ailene, hem sana yıllarca hayran olan insanlara yazık.
Hayatında yeni biri mi var? Eyvallah. Ama bari mahkemeden sonra poz ver. Bari biraz sabret. İnsanların gözüne sokmadan, elini kolunu biraz daha dikkatli oynatarak yaşa aşkını.